Günümüz Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) içinde bulunduğu durumu ve geçmişle karşılaştırmasını ele alalım.
Bugün, hançerci - zoom'cu zihniyetin yönettiği CHP, Özgür Özel ve onunla birlikte hareket eden “değişimci” olarak adlandırılan grubun politikaları sonucunda yalnızlaşmış bir haldedir. Sırf Kemal Kılıçdaroğlu'nun politik-stratejik başarılarını gölgelemek, karalamak, itibarını sarsmak ve halkın Kemal bey hakkında güzel ve övgü dolu yorumlar yapmasının önüne geçebilmek için çok anlamsız tavırlar sergileyip gereksiz söylemlerde bulundular.
Bu CHP yönetimi, özellikle 39 milletvekili meselesini de büyüterek hem Kılıçdaroğlu’na yüklenmiş hem de diğer partileri kırmıştır. Oysa bu konunun gerçeği arşivlerde mevcuttur ve Özgür Özel’in daha önce bizzat bu durumu Halk Tv de canlı yayında sabah programında anlattığı bilinir. Bu tür yaklaşımlar sırf Kemal bey'i karalamak onu öcü ilan etmek için parayla dizayn ettirdikleri sözde bağımsız muhalif kanallarını, orada yorumcu olarak katılan kalemleri finanse edilmiş konuşmacıları ve sosyal medya trollerini kullanarak kırık kalpler sayısını milyonlara çıkartmış, partiyi daha da zayıflatmış ve iç çatışmaları derinleştirmiştir.
Millet İttifakı’nın dağılmasının sorumluluğunu sürekli başkalarına yükleyen bazı CHP yöneticileri, aslında bu sürecin en büyük nedenidir. Zamanında ittifak partilerinin temsilcilerini ve milletvekillerini dışlayarak, onlara güven vermeyerek ve birlik ruhunu koruyamayarak kendi elleriyle bu kopuşu hazırladılar. Bugün bu milletvekilleri farklı partilere ya da iktidar kanadına geçtiğinde, bunun nedeni onların “ihaneti” değil, kendilerini dışlayan, küçümseyen ve yalnız bırakan CHP yönetiminin yanlış politikalarıdır. Bu, basitçe bir etki-tepki meselesidir: güven verilmeyen yerde sadakat beklenemez.
Özgür Özel'i ve Ekrem İmamoğlu'nu uyarıyorum “Kendi ektiğiniz rüzgârın fırtınasından şikâyet etmeyiniz.”
Kemal Kılıçdaroğlunun nakış nakış işlediği Millet İttifak'ı ile ortaklarıyla köprüler atılmış, diğer ''Millet İttifakı'' partilerin tabanı ve önde gelen yönetici kadroları incitilmiş, küçümsenmiş, gönülleri kırılmış ve adeta AK Parti’ye yakın bir pozisyona itilmişlerdir.
Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlunun CHP'yi bu yanlızlaştırma politikaları ve yollsuzluk iddiaları CHP'nin halk nezdindeki güvenini sarsmakta ve prestij kaybetmesine yol açmaktadır.
Bunun yanı sıra, yeni yönetim, partinin kendi içinden çıkan ve farklı düşünen isimleri de troller aracılığıyla hedef almış, disiplin kurulu aracılığıyla parti içinden uzaklaştırmıştır. Bu durum, partinin evlatlarına yapılan bir haksızlık olarak da tarihe geçmiştir ve CHP içinde ciddi bir iç huzursuzluk yaratmıştır.
Üstelik bugünkü yönetimle birlikte bu vizyon kaybolmuş, parti lüks ve şatafata önem veren, halktan kopuk, adeta bir zümrenin partisi gibi algılanır hale gelmiştir.
Öte yandan, dünkü CHP’ye, yani Kemal Kılıçdaroğlu’nun liderlik ettiği döneme baktığımızda, parti muhafazakâr ve milliyetçi kesimlerle helalleşme yoluyla ittifaklar kurmuş, daha kapsayıcı ve güçlü bir yapı haline gelmişti.
CHP’nin aslında kimsenin inancına veya yaşam tarzına müdahale etmeyeceğini, partinin temel değerlerini ve yapacaklarını anlatarak bu kesimlerin güvenini kazandı. Böylece Kılıçdaroğlu, bu kesimlerle helalleşip onların desteğini alarak geniş tabanlı bir Millet İttifakı kurdu. Onun uzlaştırıcı ve kapsayıcı politikası sayesinde bu ittifak, seçim dönemlerinde bir arada durmayı başardı.
Kılıçdaroğlu’nun uzun vadeli stratejisi sayesinde CHP, üçe beşe bölünmeden, yolsuzluk iddialarıyla anılmadan ve Millet İttifakı’yla birlikte geniş kesimlerin güvenini kazanmıştı.
Sonuç olarak, bugün CHP’nin bu yalnızlaşma ve prestij kaybını gidermek için Kemal Kılıçdaroğlu gibi bir lidere ve onun “temiz eller” operasyonuna ihtiyaç vardır. Kılıçdaroğlu’nun geri dönerek partiyi yeniden toparlaması, şeffaf ve halka hesap verebilir bir CHP yaratması gerekmektedir. Daha önce de vurgulandığı gibi, CHP’nin tekrar halkın partisi olabilmesi için bu temizlik ve yeniden yapılanma şarttır.
Avrupa’daki bazı FETÖ bağlantılı çevrelerin mevcut CHP yönetimini güçlü biçimde desteklemesi ve Kemal Kılıçdaroğlu'na ve onunla Gönül Birliği kuran cephe içerisindeki emekçilere saldırmaları dikkat çekicidir. Bu durum, parti içinde kimlerin kimlerle hareket ettiği konusunda kamuoyunda soru işaretleri yaratmaktadır.
Ayrıca Alevi kökenli CHP de siyaset yürüten kadroların tasvip edilme sürecine de şahit olmaktayız. Evet göstermelik olarak birkaç yerde varlar ama genel anlamda Kemal Kılıçdaroğlu'na yakındır suçlaması adı altında Alevi canlarımızın CHP'deki önemli pozisyonlarından uzaklaştırılmasına, tasviye olmalarına vesile olmuşlardır.
Hacı Bektaş Veli anmalarında Kemal kılıçlarına su vermeyerek, önüne bir bardak su bile koymayarak adeta Kerbela'yı canlandırmışlardır.
Bir nevi "Déjà vü" yü bize yaşattılar. “Bir insanın zikri neyse, fikri de odur.”
Bugün söylediklerim belki kimilerince ağır bulunabilir. Ancak şunu açık yüreklilikle ifade etmek isterim:
Belki şu an öngörülerime katılmayabilirsiniz, hatta bazıları bunları abartılı bulabilir. Fakat seçimler geldiğinde, bu yönetim –yani Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu ve onların etrafında şekillenen “değişimci” ve “Zoom'cu” kadro– CHP’nin başında kaldığı sürece partinin seçimlerde başarı elde edemeyeceği aşikârdır.
Bu durum, mevcut iktidarın hegemonyasının devam etmesine, muhalefetin ise zayıflamasına hizmet edecektir. Dua edin ki gerçekten 24 ekimde mutlak butlan kararı çıksın. CHP'nin hiçbir zaman mutlak Butlana bu kadar ihtiyacı olduğu zamanı hatırlamıyorum. Yolsuzluk iddalarının iddanemeleri çıktığında vay CHP'nin haline... Bu arada halka seslenmek istiyorum '' Malı götüren, hakkınızı çalan siyasetçilerinin kendilerine kalkan yaratmak için sizi aptal yerine sokan,aklınızla dalga geçenlerin gazına gelip sokaklara dökülmeyin. Mahkemelerin sonucunu ve iddiaları inceleyini analiz edin.
Ve dolayısıyla öngörülerime dayanarak iddia ediyorum ''CHP'yi ancak mutlak butlan kurtarabilir.''
Ben bir vatansever, ülkesini seven tuzu kuru bir kardeşiniz olarak üzerime düşen görevi yerine getiriyor, kendi öngörülerimi düşüncelerimi sizlerle paylaşıyor, bugünden uyarımı yapıyorum ve son olarak diyorum ki :
'' Kemal Kılıçdaroğlu geri dönerse CHP kurtulur, CHP kurtulursa Vatan kurtulur. Yarın birgün günü geldiğinde demedi demeyin.”
12 Mart 2025 tarihinde makalemde "Kemal Kılıçdaroğlu Temiz Eller Operasyonunu Başlatmalı" diye yazmıştım. Bu da bir öngörüydü ve aradan 6 ay geçti. Bir 6 ay sonra haklı olduğumu göreceğinizi ön görüyorum.
O yazımı okumak isteyenler için makalemin linkini paylaşıyorum.
https://www.arelinews.com/chp-kurultayi-ve-kemal-kilicdaroglu-tek-aday-olmali-ve-temiz-eller-operasyonunu-baslatmali
Esenlikle kalın dostlar...